HARAM AYLAR: Zaman Bilinci
Allah cc buyuruyor ki;
“İyi düşünün; Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı gündeki kader Kitabında; Allah katındaki ayların sayısı, hep on iki ay olagelmiştir. İşte bunların dördü dokunulmazlık/Haram Aylardır. İşte bu, çağdaş sivil toplum dini… Bu aylarda kendi canlarınızın hak-hukukunu çiğnemeyip ön koşulluluktan uzak hep birlik cihadla müşriklere sıcak savaş açınız. Tıpkı onlar hep birlik haçlı ordusuyla size sıcak savaş açtıkları gibi. Yine biliniz ki Allah, o takvayı yaşayanlarladır” A’raf, 9/37.
İşte zaman bilinci… Bu aylarda neler olacak? Hangi etkinlikler düzenlenecek? 1- İslam bilincindeki cemaatlerin yönetim ve denetimindeki “Çağdaş sivil toplum” dini… Öyle anlaşılıyor ki, İslamî cemaatler, İslami değerlerin kültür dokusunu asla zedelemeyecek, cemaatler Haram Aylar etkinliklerini katılımcı ve topluma açık biçimde düzenleyecek ve sosyal olguların; İslam bilincindeki dini yapılanmalara uyumunu sağlayacaktır.
Şimdi ben, Kur’an kültürünü yorumlarken ve tefsir ederken nasıl farklı bir yöntem izlediğime kısaca değinerek olurunuzu ve olumlu bakmanızı istiyorum. Belki de Kitap ve Sünnette açık ifadeyle bulunmayan bilgileri icma’-ı ümmet ve kıyas-ı fukaha yöntemiyle yorumlayacağım.
“Kıyas, İslâmiyetin kaynaklarından ve dînî meseleleri hükme bağlama vâsıtalarından birisidir.”
Kıyas, hakkında âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîf bulunan hükmü tahlil ederek, benzer bir şeyin hükmünü elde etmektir.”
Buradaki açıklamadan da anlaşıldığı üzere, hiç bir müçtehit alim kendi aklına dayanarak bir hükme varmamıştır. Ortak akla hizmet sunmuş ve maşeri vicdanın onayını arzulamıştır.
Fahr-i Kainat Efendimiz, ashabın fakih ve alimlerinden Muaz İbn-i Cebel’i ra Yemen’e kadı olarak gönderdiğinde kendisini imtihana tabi tutarak şu soruları sordular:
– Ya Muaz ne ile hükmedeceksin?
– Kur’an ile hükmederim Yâ Resûlallah.
– Ya Onda bulamaz isen ne ile hükmedeceksin?”
– Sünnet-i seniyye ile hükmederim.
– Onda da bulamazsan?
– O zaman kendi görüşüm ile karar veririm ya Resûlallah, dedi. Hz Peygamber:
– Cenâb-ı Hakka hamd ederim ki, Resulünün elçisini, Resulünün razı olacağı şeye muvaffak buyurmuştur” dediler.
İşte biz bu kıyasa sığınıyoruz ve Haram Aylar’ın dinimizdeki yeri konusunda, şöyle bir kıyas yapıyoruz. Görüyoruz ki, dünya devletleri arasında toplumsal barışın sağlanması için üç sosyal etkinliğe ağırlık verilmiştir:
a) Spor… Hz Peygamber Efendimiz’in sav eşi Hz. Âişe ile zaman zaman koşu yarışı yaptığı, bu şekildeki yarışları teşvik ettiği ve sahabenin de bu tür koşu yarışmaları yaptığı bilinmektedir.
Torunları Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin huzurda güreşmişlerdir. Mekke’nin ünlü pehlivanı Rükane b. Abdi Yezid, Müslüman olmak için Hz. Peygamber’in güreşte kendisini yenebilmesini şart koşar. ve Rükane’yi tuş eder. (Bkz. İbn Hişam, Siyer, 1/390)
Atıcılık ve ok atma: çarşıda ok atma yarışı sahabileri takdir etmiş; “Allah tek bir ok sebebiyle onu yapan, atan ve ulaştıran üç kişiyi cennete koyar”, “Atın ve binin. Sizin ok atmanızı, ben binmenizden daha çok seviyorum” buyurmuştur. (Buhari, Cihad 78)
Peygamber Efendimiz: “Şu üç şeyde armağan vardır; Deve yarışı, at yarışı ve ok yarışı” buyurmuştur. Ancak bu işi kumar şeklinde yapmayı yasaklamıştır. (Ebu Davud, Cihad 67)
Yüzmeyi çocukluk yaşlarında öğrenen Efendimiz, öğrenilmesi ve öğretilmesini teşvik etmiş, hatta bir babanın evladını helâl rızıkla besleme, yazıyı öğretme yanında atıcılık ve yüzme öğretmeyi de ifade etmiştir.
Hz. Ömer’in de gerek hutbelerinde Medine halkına, gerek mektup ve talimatlarında diğer bölge halklarına ve ordu kumandanlarına atıcılık, binicilik, yüzme, koşu gibi eğitici ve yetiştirici sportif faaliyetlere önem verilmesini, bunların çocuklara öğretilmesini istediği belirtilmiştir.
2- Katılımcı toplumumuzun bireyleri, İslami cemaatlerin Haram Aylar zaman bilinci gereği, birbirlerinin hak-hukukunu çiğnemediği bayramlar ve festivaller düzenlenecek,
Ama İslam ülkelerindeki Bayram ve Festivallerde İslami hiçbir değer yaşatılmamaktadır. Batı toplumunun bütün ağırlığı Müslümanların Bayram ve Festivallerinde ağırlığını tamamen hissettirmektedir.
Altınoluk Dergisi’nden Ahmet Taşgetiren’in aşağıdaki tespitleri çok yerindedir. Ama çözüm bölümünde “Haram Aylar ve Zaman Bilinci” gibi bir ana başlık açmamıştır. Bu nedenle üç maddelik çözüm ilkeleri de eriyip buharlaşmaktadır. Diyor ki:
“Ülkemiz gençliği de, Batı’daki pozitivist yönelişten yoğun biçimde etkilendi. Cumhuriyet dönemi, “Eskiyi unut, Yeni yolu tut” sloganı arkasında, Batı değer yargılarına göre biçimlenmiş bir sistemi ve o ortamda yetişmiş bir gençliği hedefliyordu.
Sistem Batı değerlerine göre oluşturuldu ve okullar, iletişim araçları, sistemin bu hedeflerine göre biçimlendirildi. Bu süreç, zaman içinde, Batı’daki kültür yozlaşmasına benzer, hatta daha kötü bir ortam oluşturdu.
Ülkede sömürü kurumsallaştı. Sistemin yetiştirdiği adamlar, toplum sevgisinden yoksun elitler haline geldiler. Daha sonra, sistemin Batılı ve sömürgen karakteri belirginleştikçe, ülke gençliğinde de öfke kabarmaya başladı”…
İşte bizim “Haram Aylar ve Zaman Bilinci” içine yerleştireceğimiz “Cum’a Tatil Kültürü” ve “Hacc Oyun ve Festivalleri”nin gençliğin gönlüne yerleşmesi durumunda farklı bir İslam dünyası olacaktır.
“Ülke o dönemden bu güne, sisteme isyan eden gençlik eylemlerine tanık oldu. Bu gençlik hareketi sistemle boğuştu, yüzlerce, binlerce kurban verdi. 1980’ler sonrası… Bu dönem, ülkemizde de, gençlik yönelişinin, pek de bilinçli olmadan, Batı kaynaklı eğlence merkezlerinde, Rock-Rap müzik türlerinde boşaldığı bir görüntü kazanmaktadır. Şu anda, dünün genç sosyalistlerinin fikrî bir boşluk, bir başka gençlik grubunun diskotekle uyuşturucu seansları arasında manevi bir sancı yaşadığı ülkedir Türkiye” demektedir.
Ama Taşgetiren’in suçlusu kim? Rus kültür sultası ve sosyalizm! Bu uydurma güçler aslında bize zerre miktarı zarar veremez. Ama biz kendi değerlerimize sahip çıkamamaktayız. Eğer biz Müslüman beyinler, Allah’ın cc ortaya koyduğu “Haram Aylar ve Zaman Bilinci” gerçeğinin içini iyi doldurursak ve gençliği sağduyulu cemaatler eşliğinde “Spor, Müzik ve Otelcilik” etkinliklerini topluma yayacaktır. İşte o zaman İslam gençliği davasına sahip çıkacaktır.
“Ülkemizde bir başka gençlik çizgisi, İslâm etrafında örgütleniyor. Türkiye bir İslâm ülkesi!
Batı’da gençlik bunalınca, çıkış yapacağı sağlıklı bir alan yok. Onun için seksî yoğun bir hayatta buluyor kendini… Türkiye’de ise, insanî boyut arayan için İslâm, bütün mahkum edilmişliğine rağmen, bir caminin derin ikliminde kucak açmış beklemektedir. Onun için, Türkiye’de, gençlikteki sisteme başkaldırışın önemli bir ağırlığı, kendini İslâm’la ifade eder haldedir” demektedir.
Bir örnek, Hürriyet Gazetesinin 02 Ocak 2001 tarihli magazin sayfasının “Dünya” bölümünden alınmıştır. “Çağdaş sivil toplum” dini, İslami cemaatlerin İslam’ın sosyal yapısını tamamen unuttukları ve İslam’ın zaman bilincini curcunaya çevirdikleri görülmektedir. Sadece Pakistan cemaatleri laik toplumların karşısına dikelmiş; İslam’ın zaman bilincini koruyabilmiştir.
Gazete, 31 Aralık’taki Yılbaşı gecesi kutlamalarında İslam dünyasında sivil toplum örgütlenmesi olan cemaatlerin ortalıkta gözükmediği, bütün İslami cemaatlerin topyekün Müslümanca davranmadıkları, Batı’ca mı, yoksa Müslümanca mı davrandıklarının belli olmadığı; gece ve Gece yarısı saatlerinde laik Müslümanlar gibi dimdik ayakta eğlenceye kapıldıkları gün gibi aşikâr kılmıştır:
Yılbaşı kutlamaları, İslam dünyasını ikiye böldü. İran, Pakistan gibi kimi İslam ülkeleri, yeni yılı sessiz karşılarken, Körfez ülkeleri ile Malezya’nın da aralarında bulunduğu bazı ülkelerde halk, coşkun bir şekilde yeni yıla girdi. En renkli görüntüler, Hicri takvimin sözde kullanıldığı Suudi Arabistan’da yaşandı. İlk kez coşkulu bir yılbaşı kutlamasına sahne olan Suudi Arabistan’daki Yılbaşı gösterileri, Batı başkentlerini aratmadı.
Riyad’daki gösteriler, Batılı ülkelerdeki havai fişek gösterilerini aratmadı. Hicri takvimin sözde geçerli olduğu Suudi Arabistan’da Suud Ailesi’nin prensleri, Riyad’da saatler geceyarısına yaklaşırken Mercedes otomobil ve korumalarla kendileri için hazırlanan çadıra geldi. Saatler geceyarısını gösterdiğinde, prensler, binlerce Suudi Arabistanlı gibi muhteşem havai fişek gösterisini izledi. Devlet TV’si de, Miladi Takvim’e göre yılbaşı kabul edilen renkli gecenin görüntülerini canlı olarak yayınladı.
Ama Şî’a İran’ı çok çok farklı!.. Molla rejimiyle yönetilen İran, yeni yılı herhangi bir gün gibi karşılarken, devlet televizyonları laik Türkiye’yi hedef aldı. İran devlet televizyon kanallarından Sahar, Türkçe yayınında Hıristiyan aleminin 31 Aralık tarihini yeni yıl olarak kutladığını, laik Müslüman bir ülke olan Türkiye’de Türk medyasının ve cemaatlerinin bu geceyi; Haram Aylar zaman bilinci yerine ‘‘Ahláksızlık ve fuhuş gecesi’’ olarak yutturduğunu öne sürdü.
Dünyanın en kalabalık Müslüman ülkesi Malezya’da halk, yeni yıla laik Batılılar gibi coşkuyla girdi. Televizyonlar özel eğlence programları yayınlarken, başkent Kuala Lumpur’da İsveçli, Suudi, Alman ve Amerikalı 15 usta paraşütçü, dünyanın en yüksek binası olan Pt Tw Tower’dan atlayarak, yeni yılı karşılayan Malezyalıları coşturdular.
Dört aydır süren Filistin-İsrail çatışmaları, yeni milenyumun ilk gününde de tüm hızıyla sürdü. Haram Aylar zaman bilinci nerede! Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) bünyesindeki en büyük grup El Fetih, ırkçı ve Arap karşıtı aşırı sağcı hareketin lideri Haham Meir Kahane’nin oğlu ve eşini öldürmüştü. Buna karşı, Batı Şeria ve Gazze’de İsrailli yerleşimciler intikam saldırılarında, biri 10 yaşında iki Filistinliyi ve Filistinli iki polisi işkenceyle öldürdü ve ölenlerin sayısı 4’e yükseldi. El Fetih 36’ncı yıldönümünü Gazze’de meşalelerle kutladılar.
Kuzey Irak’taki Celal Talabani’nin liderliğindeki KYBirliği’nin kontrolündeki Süleymaniye Kenti’nde, meydanı dolduran binlerce kişi, halaylar çekti, 2001’e havai fişek gösterileri ile girdi. Noel Baba giysili peşmergeler, hediye paketleri ile dolu kamyonlarla Süleymaniye kentindeki caddeleri dolaşırken, özellikle çocukların büyük ilgisiyle karşılaştı.
Bangladeş’teki yeni yıl kutlamaları Haram Aylar zaman bilinci içinde, ama daha farklı… Saatlerin ilerlemesiyle şiddete dönüştü. Polis, özellikle başkent Dakka’daki yılbaşı kutlamaları sırasında mağazalara saldıran ve araçlara hasar veren yüzlerce kişiyi zorlukla dağıttı.
Şeriatla yönetilen Pakistan, yeni yıla sükunet içinde girdi. Bazı radikal dinci gruplar, kutlamaların kesinlikle yasak olduğu konusunda uyardı. Saldırı korkusundan ülkenin dört büyük oteli, yılbaşı balosu düzenleyemedi.
Körfez ülkelerinden Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman’da Suriye, Irak, Tunus’ta da yeni yıl nedeniyle televizyonlarda özel eğlence programları yayınlandı. Buna karşılık Katar ile Bahreyn’de sıradan bir gün yaşandı.
İşte İslam ülkelerinin cemaatlerinin vurdumduymazlıkları böyle!
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!